Wolfgang Streeck – Kapitalizm Uysallaştırılmak Zorundadır

Tahmini Okunma Süresi: 7 dakika

Wolfgang Streeck, sol popülist bir kitle partisi olarak Almanya siyasetinde yeni bir aktör olarak beliren BSW’nin (Bündnis Sahra Wagenknecht, Sahra Wagenknecht İttifakı) önemli fikri ilham kaynaklarından birisi. Kapitalizmin siyasal iktisadı üzerine çok sayıda eseri olan Streeck 1995-2014 yılları arasında Köln’deki Max Planck Toplum Araştırmaları Enstitüsü’nün başkanlığını yaptı. Zeit Online adına Lars Weisbrod’un kendisiyle yaptığı bu mülakat BSW’de temsil olunan fikirlerin ideolojik ve politik arka planına ışık tutması açısından son derece önemli. Mülakatın orijinal tam metnine (“Der Kapitalismus muss domestiziert werden”) Zeit Online web sitesinden ulaşılabilir.[1]

Çeviren: İlker Cörüt

Zeit Online: Ne üzerine düşünüyorsunuz Bay Streeck?

Wolfgang Streeck: On yıllardır siyasal ekonomi üzerine çalışan biriyim, ve özellikle bugünlerde toplumlara bakış açımızın uzun süredir sınırlı kalmış olduğunu fark etmemek elde değil. Çünkü toplumların ulusal toplumlar olduğunu genellikle göz ardı ettik. Örneğin demokratik kapitalizmin tarihi, ancak tek tek ulusal toplumlar ile küresel toplum arasındaki bağlantıları incelediğimizde anlaşılabiliyor.

Zeit: Sahra Wagenknecht’in izlediği siyasetin önemli fikir öncülerinden biri olarak kabul ediliyorsunuz. BSW’nin Saksonya ve Thüringen’deki başarısından memnun musunuz?

Streeck: Ah Tanrım, aslında pek sık sevinen birisi değilim, ama bu durumu büyük bir sempatiyle takip ediyorum. Alman siyasi sisteminin krizi inkâr edilemez. Merkezin çöküşü, sosyal demokrasinin gerilemesi ve daha önce yerleşik parti yelpazesinde hiç yeri olmayan çıkarları ve değerleri temsil eden yeni partilerin ortaya çıkışı sadece Almanya’ya özgü bir durum değil; tüm Batılı kapitalist toplumlarda gözlemlenebilen bir olgu bu. Bu genellikle bir çürüme süreci olarak tanımlanır; özellikle de eski partilerin perspektifinden bakıldığında böyle görünüyor olabilir. Ancak demokrasiyi vatandaşların farklı deneyimlerine yer veren, bu deneyimleri ifade etmelerine ve siyasete taşımalarına olanak tanıyan bir mekanizma olarak anlıyorsanız, bunu bir demokratik yenilenme süreci olarak da tanımlayabilirsiniz. Bu yeni partilerin birçoğu gerçekten de son derece itici—örneğin Trump ve onun Hollanda, İtalya, Fransa’daki benzerleri. Ancak demokrasiyi, başarısız siyasi elitleri değiştirme fırsatı olarak anlıyorsanız, şunu kabul etmek yine de mümkün: evet, demokrasi seçmen iradesinin bu şekilde ifade edilmesini de kapsar.

Zeit: Ancak bu sağ popülist partiler anti-demokratik hedefler peşinde koşuyor.

Streeck: Evet, eğer demokrasiyi birbirimize karşı nazik olmak, Habermasçı bir söylem kültürünü sürdürmek ya da başkalarının sahip olmadığı bazı değerleri savunmak olarak tanımlıyorsanız, bu tanıma göre bu yeni partiler kesinlikle demokrat değiller. Ancak seçimlerle ilgili yorumlarda yeterince tartışılmayan bir konu, bu iki eyalette seçime katılımın yaklaşık yüzde on puan artmış olmasıdır. İnsanların bu seçimleri yeniden ciddiye almaya başlaması, bir demokrasi destekçisi olarak kötü görmediğim bir şey. Özellikle de Wagenknecht’in partisi daha önce oy kullanmayan seçmenleri harekete geçirdi. Ayrıca, tüm bu merkezci seferberlik önlemlerinin, tüm duyarlı insanların, yüz binler halinde sokaklara dökülen çoğunluğun bu gösterilerinin AfD’nin sonuçları üzerinde gözle görülür bir etkisi olmadığı da ortaya çıktı. Bu da benim merkezci endoktrinasyon olarak adlandırdığım şeye karşı nüfusun bazı kesimlerinde ilginç bir direnç olduğunu gösteriyor. Merkezci siyasetin bariz sorunlarını “otoriterliğe karşı biz demokratlar” üzerinden bir cephe yaratarak örtbas etmeye çalışan bir endoktrinasyon bu. Üstelik kendini demokrat ilan eden güçler; altyapının çürümesinden, eğitim sisteminin sefaletinden, okullardan, kreş eksikliğinden, demiryollarından, 1960’lar ve 1970’lerden kalma fiziksel ve kurumsal altyapının çöküşünden sorumludur; buna bir de göç politikasını ekleyin. Merkez, bu sorunlarla karşı karşıya kalır ve çaresizliğiyle bir şaşkınlık yaşar. Ve sonra bu hiçbir şey  yapılamama durumu, popülist olarak adlandırılan kesimler tarafından verilen basit olduğu vehmedilen cevaplara kıyas edilerek karmaşık sorunlara karmaşık bir yanıt olarak sunulur.

“Yeniden bir siyasi sorumluluk alanına ihtiyaç var.”

Zeit: BSW ile doğrudan bir ilişkiniz var mı?

Streeck: Sempatizanım, ama 78 yaşındayım ve çok sabırsız olduğum için artık parti toplantılarına katılamıyorum. Aktif bir üye değilim. Ancak son yıllarda yazdıklarımın çoğunun parti çevrelerinde kabul gördüğünü görüyorum ve bundan memnunum. Yeniden bir siyasi sorumluluk alanına ihtiyaç var ve bu alan ancak demokratik ulus devlet olabilir. Dahası, Almanya’da sorulması gereken önemli sorular şu anda sadece marjinlerden gelebilir; bu, CDU’nun yapabileceği bir şey değil, SPD’nin de değil, keza Lindner’ın* da. Ancak Wagenknecht gibi kendi metnini kendisi yazan, pek çok açıdan diğer politikacılardan farklı bir siyasetçi belki bunu yapabilir.

Zeit: Az önce birçok siyasi sorunu sıraladınız ve ardından göç konusunu eklediniz. Ama özellikle Solingen’deki saldırıdan* bu yana asıl mesele tam da bu değil mi?

Streeck: Sorun sadece insanların festivallerde bıçaklanmak istememesi değil. Toplumlar, yeni gelenlerden de benimsemelerini bekledikleri ortak bir anlayış ve uzlaşıyla kendilerini tanımlarlar. Oysaki Avrupa toplumları büyük ölçekli göçle nasıl başa çıkacakları  konusunda—insanları nasıl entegre etmeli, gettoların oluşmasını nasıl engellemeli—artık hiçbir fikre sahip değil. Bizler “Homo Habermasiens” değiliz; salt ortak bir anayasanın dayanıksız temeli üzerinde sosyalleşmiyoruz. Deyim yerindeyse, görünür tezahürleri güveni teşvik eden gelenek ve görenekler de var. Ayrıca, göç koşulları altında ortaya çıkan yabancılaşma etkisinin siyasi olarak yönetilebilir olması gerekir; bunun için bir çözüm  bulmalısınız. İnsanları ırkçı olmamaları konusunda uyarmakla yetinemezsiniz. Bu ülkedeki göçmenlerin büyük çoğunluğunun toplumun merkezine dahil olmasını sağlamak zorundasınız. Çünkü bunu başaramayanlar, bu topluma karşı siyasi açıdan verimsiz ve tehlikeli hınçlar biriktiriyor.

Zeit: Siz ve Wagenknecht kendinizi kapitalizm eleştirmeni olarak görmeye devam ediyorsunuz. O halde bu tür kültürelci kategorilere başvurmak tuhaf değil mi? Rekabetçi bir toplumun zorunlu olarak ürettiği kaybedenlerin şehrin bazı bölgelerinde yoğunlaşmasına yol açan nedenler ekonomik. Bunun kültürel farklılıklarla hiçbir ilgisi yok.

Streeck: “Kapitalizm eleştirmeni” terimine tam olarak katılmıyorum. Ben bir kapitalizm teorisyeniyim. Kapitalizm eleştirisine ilişkin sosyoloji, tarih ve siyaset bilimi geleneğini, sürekli değişen biçimi içinde kapitalizmin ne olduğunu anlamak istediğim için önemsiyorum. Mesele sadece bu insanların rekabetçi bir ortamda kaybedip kaybetmemeleri değil, onlara bu konuda bir şeyler yapmaları için kaynak sağlayan bir yaşam bağlamında var olup olmadıklarıdır. Sosyalleşme ve tabiri caizse kaynaklardan faydalanma (Verwertung) kolayca birbirinden ayrılamaz. Kapitalizm koşullarında siyaset, kapitalizmin yaratıcı yıkıcılığını dizginleme çabasıdır ve bunun başarılı olması için gereken şartlardan biri de dayanışmadır. Ancak dayanışma koşulları artık karşılanmıyorsa, o zaman kapitalizm uysallaştırılamaz. Oysaki bu uysallaştırma sağlanmak zorundadır, aksi takdirde katliam ve canilik hüküm sürecektir. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra  geliştirilen dayanışma unsurlarının çoğu—güçlü sendikalar ve kitlesel siyasi partiler gibi— neoliberal yıllarda temelden zayıflatıldı. Kitlesel siyasi partiler üye kaybediyor, yalnızca bir grup reklamcıya – ya da ısı uzmanına*– sıkışıp kalıyorlar. Ayakta kalan yerleşik dayanışma toplulukları, göçmenlere kucak açmayı ve ardından hep birlikte mücadele etmeyi başarmalıdır. Bu konuda her zaman iyi yaklaşım örnekleri olmuştur; örneğin IG Metall’i ele alalım, göçmen kökenli olarak tanımlanan insanlar bu örgütte federal liderlik düzeyi de dahil olmak üzere çok güçlü bir şekilde yer almaktadır. Ancak tüm bunlar öğrenilmesi ve inşa edilmesi gereken şeyler; bir gecede olacak işler değil.

Zeit: Bunun için neden Sahra Wagenknecht İttifakı’na (BSW) ihtiyacımız olsun ki? Özellikle göç bahsinde şüpheci yaklaşımları Merz CDU’sunda da bulabilirsiniz.

Streeck: Çünkü soruların doğru bir şekilde sorulması ve bu sorulara boş cevaplar  verilmemesinin sağlanması gerekiyor. Parlamento ne için var? Kürsünün arkasında hükümetin işini  zorlaştıracak kadar bilgili insanların olması için. AfD bunu yapamaz; onlar sadece kızgınlıklara hitap eder. Göç politikasının dışında bir örnek verelim: dış politikamız hakkında gerçek bir tartışma nerede yapılıyor? BSW dışında doğru soruları kim soruyor? Şansölye bir basın toplantısında 2026’dan itibaren Almanya’da nükleer kapasiteli orta menzilli Amerikan füzelerinin konuşlandırılacağından bahsediyor. Bunun ardından hiçbir tartışma çıkmıyor. Oysaki bu, Avrupa’nın güvenlik mimarisinde benzersiz bir değişikliği ifade ediyor. Bunu gerçekten istiyor muyuz? BSW parlamentoda bu tür soruları gündeme getirmeyi başarabilir ve böylece bu sorular artık göz ardı edilemez olur. Asıl mesele, eski merkezin üstünü örtmeye, piyasaya bırakmaya  veya Brüksel’e havale etmeye çalıştığı gerçek sorunları ele almak için ulusal siyasi arenayı geri kazanmaktır. Belki de yeniden canlandırılmış demokratik bir kamusal alanda sorumlu bir devleti yeniden kurmak mümkün olacaktır. Her şey burada başlar; demokrasinin dayandığı kaynak işte budur. “Otoriterlere karşı demokratlar”ın ileri sürülmesiyle gerçek soruların üstünün örtülmesi bu kaynağı kasıtlı olarak etkisizleştirmektedir. Tam da bu noktada yaygın sözde söylem şudur: “Wagenknecht mi, onun yaptığı milliyetçilik.” Evet, başka ne olabilir ki; ulus-devletlerimiz var ve nihayetinde toplum olarak çıkarlarımızı formüle etme ve savunma potansiyeline sahip tek etkili araç budur.

“Sağ muhafazakârlar doğal bir hiyerarşiye inanırlar.”

Zeit: Liberalizm ve kapitalizm sağ kesim tarafından da özenle teorize ediliyor ve eleştiriliyor. Sizin pozisyonunuzu muhafazakar ya da gerici bir pozisyondan ayıran nedir?

Streeck: En önemli öğretmenim, New York’taki Columbia Üniversitesi’nden Amitai Etzioni’ydi. O, sosyologların sosyoloğuydu. İlginç bir yaşam öyküsü vardı. Köln’de doğmuş, İsrail’deki bir kibutzda büyümüş, Martin Buber’in öğrencisi olmuş ve Kaliforniya Berkeley’de doktorasını tamamlamıştı. Etzioni komüniteryanizmin mucidi olarak kabul edilecekti. Bu teori, Etzioni’nin toplumlar arası yaşam deneyimini ve belirli topluluklarla olan bağlantısını bir araya getiriyordu. Örneğin kibutz geçmişi ömrü boyunca onu takip etti. Deneyimleri, insanların bir topluluğa entegre olamazlarsa ve kendilerini diğer gruplardan ayıran bir ortaklık duygusu geliştiremezlerse yaşayamayacakları yönündeydi. Ancak aynı zamanda insanlar, herkesin eşit ölçüde insan olduğu bir bağlama uyum sağlamak durumundadır da; böyle diyordu Etzioni. Bu yaklaşım, Habermasçı evrenselcilerde görülen ve insan topluluklarının aslında ahlaki açıdan meşru tek insan topluluğu olan “bir bütün olarak insanlık” seviyesine kadar yukarıya doğru soyutlandığı aşırı seyreltmeye bir alternatiftir. Etzioni’nin komüniteryanizmi böyle bir kavramın (“bir bütün olarak insanlık”), tabiri caizse, sosyolojik olmadığını ve bu nedenle de başarısızlığa mahkum olduğunu anlamıştır. Dolayısıyla bana öyle geliyor ki, bugünün koşullarında sorun, aslında sadece depolitizasyon ve teknokrasi anlamına gelen bir evrenselciliğin nasıl ilerletileceği değil, biraz daha aşağıya, gerçek “çeşitliliğin” yuvası olan “zemine” nasıl inileceğidir. İnsanlar içinde yaşadıkları somut topluluklarda kendilerini nasıl güçlendirebilirler?

Zeit: Böyle düşünüyorsanız neden Höcke’nin* partisinde değilsiniz?

Streeck: Ciddi olamazsınız. Höcke ve takipçilerinin tek bir tutarlı düşüncesini bile bilmiyorum. Hepsi alaycı sembolik provokasyonlardan ibaret. Ama bir şekilde muhafazakar olsaydı bile onunla hiçbir işim olmazdı. Sağ muhafazakârlar doğal bir hiyerarşiye, daha iyi olanların daha az iyi olanlara ne yapmaları gerektiğini söylemek için orada olduğu bir dünyaya inanırlar. Ancak ben iflah olmaz bir eşitlikçiyim, bana göre tüm insanlar aynı değerdedir. Dahası, sağcı muhafazakârlar bu dünyada barış olamayacağına inanırlar. Sadece yaşamalarına izin vermediğimiz takdirde birlikte yaşayabileceğimiz Schmittçi varoluşsal düşmanlar fikrine bağlıdırlar. Bu düşman figürü, şu sıralar Amerikan Neoconlar’ının ve dışişleri bakanımız da dahil olmak üzere Avrupalı NATO muhafazakarlarının ana teması haline gelmiştir.

Zeit: Şimdi de Annalena Baerboc’u Höcke ile aynı kefeye koyuyorsunuz.

Streeck: İnsanlar bu savaşın ancak Putin’i Lahey’e naklettiğimizde sona ereceğini iddia ettiklerinde, bu nihai zafer (Endsieg*) anlamına gelir. Nedir o? Alman tankları Moskova’da. Ben de diyorum ki, bunu tekrar düşünsek iyi olur.

Zeit: Bu retoriği eleştirebilirsiniz, ancak bu aslında evrenselci değerler adına ileri sürülen bir söylem, Schmittçi düşman düşüncesi adına değil. Aksine sizin tikelci, komünitaryen konumunuz aslında sizden farklı bir düşmanın varlığı fikrine bağlı.

Streeck: Haydi canım, siz de! Dünyada başkalarının da olduğu gerçeği, başa çıkmamız gereken bir gerçektir. Onları sevmek zorunda değilsiniz, ama onlarla birlikte yaşamayı öğrenmek zorundasınız. Etzioni’ye geri dönecek olursak: dünya topluluklardan oluşur ve siyasetin görevi, şans ve beceri ile bunları mümkün olduğunca iyi bir şekilde topluluklar topluluğu olarak organize etmektir; ki Birleşmiş Milletler Antlaşması da bu malumu ilam etmektedir. Neden herhangi bir sağ görüşü benimsememin imkansız olduğuna tekrar dönecek olursak: Az ya da çok bu sağ yapıların hepsi elitist bir dünya ve toplum görüşüne bağlılar. Bu anlayışa göre, kendilerini tabi bir parçası saydıkları bir elit azınlık çoğunluğa ne yapması gerektiğini söyleme hakkına sahip. Bu adeta doğal bir hak olarak görülüyor. Ben bunu destekleyemem; ben son derece eşitlikçiyim. Benim için her insanın yaşam deneyimi eşit derecede değerli, işte bu nedenle bir demokraside, Nobel Ödülü sahibi ya da değil, lise mezuniyet notu iyi ya da kötü herkesin tam olarak bir oyu ve yalnızca bir oyu vardır. Buna karşı çıkan biri benim dostum olamaz. BSW ile ilgili olarak da şunu ekleyeyim: siyasi hareketleri, kültürel olarak özgürlükçü veya muhafazakar ve sosyo-politik olarak ilerici veya liberal olmak üzere iki boyutta kategorize edebilirsiniz. Bu dört siyasal alana tekabül eder ve bunlardan üçü hâlihazırda doludur. Kültürel olarak muhafazakar ve sosyo-politik olarak ilerici siyasal alan ise henüz boştur. BSW’nin kalıcı olarak yerleşebileceği ve benim de kendimi rahat hissettiğim yer burasıdır.


[1] https://www.zeit.de/kultur/2024-09/wolfgang-streeck-buendnis-sahra-wagenknecht-soziologe-partei

* Çevirmen Notu: Neo-liberal FDP (Frei Demokratische Partei, Hür Demokrat Parti) lideri.

* Çevirmen Notu: Suriyeli bir sığınmacının Ağustos ayında Solingen kentinde bir festivalde üç kişiyi bıçaklayarak öldürdüğü ve IŞİD tarafından üstlenilen saldırı.

* Çevirmen Notu: Kitlelerden kopuk ekolojist önlemler siyasetine iğneli bir göndermede bulunuluyor.

* Çevirmen Notu: Almanya’daki sağ popülist ve aşırı sağcı parti Almanya için Alternatif (AfD)’nin önde gelen bir figürüdür.

* Çevirmen Notu: Endsieg, II. Dünya Savaşı sırasında Nazi Almanya’sı tarafından kullanılan bir terimdir. Nazi propagandası bu terimi, Almanya’nın savaşı kesin bir şekilde kazanacağına olan inancı ifade etmek için sıkça kullanmıştır. Streeck burada bu terimi kullanarak, Annalena Baerbock’un savaşla ilgili söylemini aşırı, hatta tehlikeli derecede saldırgan olarak nitelendiriyor.

Sahra Wagenknecht – Almanya’nın Hali (4)

Kısa bir süre önce Sol Parti’den (Die Linke) ayrılan bir topluluğun öncülüğünde kurulan ve liderliğini yapan Sahra Wagenknecht’in adını taşıyan BSW, Avrupa Parlamentosu seçimlerinde çarpıcı bir başarıya imza attı. Özellikle doğu Almanya’da öne çıkan BSW,…

Sahra Wagenknecht – Almanya’nın Hali (3)

Kısa bir süre önce Sol Parti’den (Die Linke) ayrılan bir topluluğun öncülüğünde kurulan ve liderliğini yapan Sahra Wagenknecht’in adını taşıyan BSW, Avrupa Parlamentosu seçimlerinde çarpıcı bir başarıya imza attı. Özellikle doğu Almanya’da öne çıkan BSW,…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.