Ulusal Egemenlik İrademizi Geri Çekmiyoruz

Tahmini Okunma Süresi: < 1 dakika

Ekrem İmamoğlu verili hukuk sisteminin prosedürleri içinde dahi savunulamayacak bir yargılama ile 2 yıl 7 ay hapis cezasına mahkum edildi. Karar üst mahkemelerde onaylanırsa Belediye başkanlığı sona erecek ve daha önemlisi siyasi yasaklı olacak.

Açık ki, uzatılmış bir seçim gecesi yaşıyoruz. İlk turda 15.000 oy farkla kazanılan seçim iptal edildiğinde ve bu sefer 800.000 bin oy farkla kazanıldığında İstanbul seçimlerinin artık kesinleştiğini düşünmüştük. Anlaşılıyor ki, İstanbul seçimi devam ediyor, hem de bu defa boyutlanarak ve bir Türkiye seçimine dönüşerek.

O halde dünkü mahkeme kararıyla birlikte hepimizin önüne bırakılan soru şudur: Oligarşik diktatörlüğe karşı seçimli siyasi mücadele ile esaslı bir mevzi kazanılabilir mi? Yoksa bu artık imkansız mıdır? Erdoğan’ın ve AKP’nin mahkeme kararının arkasında durup durmayacağını henüz bilmiyoruz, ama bu kararın siyasal iradeden bağımsız alınması da olası değil. Öyleyse, çok önemli bir eşikte durduğumuz kesin gibidir. İmamoğlu’nun burjuva bir siyasi figür olduğundan dem vuran bazıları, olağanüstü sonuçları olacak bu dönüm noktasının üzerinden özensizce atlıyorlar. İmamoğlu ve 6’lı masa, mahkumiyeti, yeni bir cumhurbaşkanının doğuşu hikayesinin başlangıcı olarak kurgulayabilir, bu bizi zerrece ilgilendirmiyor. İmamoğlu‘na oy verirken bizleri ve yüzbinleri motive eden, oligarşik diktatörlüğü geriletilebilme, ulusal egemenliğin kapısını bir miktar da olsa açık tutabilme umuduydu. Ve şimdi de, belki bir daha açılmamacasına üzerimize kapatılmaya çalışılan bu kapıyı açık tutabilmek umuduyla Saraçhane’deyiz.

Kahrolsun oligarşik diktatörlük!

Yaşasın Türk ve Türkiye halkının ulusal egemenlik iradesi!

Esad Rejiminin Çöküşü: Devrim mi, Emperyalist Proje mi?

Suriye’de Esad rejimi 12 gün gibi son derece kısa süre içerisinde başını HTŞ’nin çektiği bir muhalif blok tarafından yıkıldı. Rejimin bu kadar kısa süre içerisinde ve hiçbir ciddi direniş göstermeden yıkılması, Ukrayna’ya odaklanan Rusya’nın ve…

BSW, Sol-Muhafazakarlık ve Ulusal Aidiyet

BSW çizgisinin muhafazakârlık vurgusu; tarihsel süreçteki kutuplaşmalar dolayısıyla muhafazakâr-milliyetçi karşı-devrimci siyasetle özdeşleşen istikrar, güvenlik, dayanışma, düzen, öngörülebilirlik, aidiyet, aşinalık talebini bu siyasal hattan koparmaya yönelik bir hamledir. Bu hamlenin varsayımı şudur: Bu talebin kendisi doğası…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.